Ultrasonografi muayenesi anne karnındaki bebeğin genel iyilik halini değerlendirmek, vücut yapıları ve organlarında olabilecek anormallikleri saptamak ve anne karnında bulgu veren genetik hastalıkları tanımak amaçlı yapılan bir incelemedir. Yapılan araştırmalarda ultrason muayenesinin bebeğe zararlı bir etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yapılan bu ultrasonografi muayeneleri; “renkli ultrasonografi, renkli doppler, büyük ultrasonografi, detaylı ultrasonografi, ayrıntılı ultrasonografi, ikinci düzey ultrasonografi, renkli doppler ultrasonografi” gibi isimlerle adlandırılmıştır. ultrasonografi muayenesi sırasında bebeğin büyümesi, gelişmesi, organlarının yapısal anomalileri ve doğumsal hastalık belirteçleri açısından incelenir.
Bebeğin kalbinde delik olması (VSD), belinde açıklık olması (Nöral Tüp Defekti), kol bacak yokluğu (fokomeli) veya kısalığı veya kafasında sıvı toplanması (Hidrosefali) gibi anomaliler bunlara örnek bir kaç durumdur. Anne karnındaki bebeğin bazı hastalıkları 18-23. Haftada yapılan ultrasonografi muayenesinde saptanmayıp daha ileri gebelik haftalarında ortaya çıkabilmektedir. Bunlara örnek olarak iskelet displazilerinin bazıları, diafragmahernisi, hidrosefali, aort koarktasyonu ve bazı kalp delikleri (ASD/VSD) verilebilir.
Anomali veya genetik hastalık şüphelendirici bulgular (ventrikülomegali, nazal bone hipoplazisi veya aplazisi, hiperekojen kardiyak odak, hiperekojen barsak gibi softmarkerlar) normal gebelikte de görülebildiği gibi anne karnındaki bebeğin önemli bir hastalığın tek bulgusu da olabilirler. Aynı zamanda Down Sendromu (Mongol bebekler) diye adlandırılan ve ciddi zeka geriliği olan bebeklerde de saptanabilecek bulgulardır. 18-23 haftada yapılan ultrasonografi muayenesinde en uygun şartlarda bile sakatlıkların % 80 i saptanabilir.
Ultrasonografi muayenesinde bazı sakatlıklar saptanamaz, bazılarının da bir kısmı saptanabilir, bu sakatlığın boyutu ve yerleşimi ile ilgilidir. Küçük boyutlu yapısal anomalilerin çoğunun ultrasonda saptanması mümkün değildir. Bazı parmak anomalileri, küçük kalp delikleri, izole yumuşak damak yarığı, cinsel organ şekil bozuklukları, burun deliği tıkanıklığı ve anüs oluşmaması gibi anomaliler bunlara örnektir. Organ ve sistemlerde anatomik bozulmaya neden olmadan fonksiyonunun bozulması ile oluşan hastalıklar ultrasonografi muayenesinde tanınamaz. Doğumsal zeka gerilikleri, görme ve işitme bozuklukları, kan hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları ve metabolik hastalıklar bu grup hastalıklara örnektir. Bu hastalıklardan bazıları kordon kanı almak veya amnion sıvısı incelemek gibi daha ileri tekniklerle tanı alabilir.
İkili, üçlü ve dörtlü tarama testleri kesin tanı koyan testler değildir ve bebekteki genetik hastalığı (özellikle downsendromu) belirlemede % 100 bilgi vermezler. Aralarında başarı şansı en yüksek olan tarama testi ikili testtir ve 11 ile 14. Gebelik haftası arasında yapılır. İkili testin bir diğer avantajı ise bebekteki majör (büyük) anomalilerin daha erken tanı almasını için fırsat oluşturmasıdır.
Down sendromunun ultrasonografi ile kesin tanı konamaz veya dışlanamaz bununla birlikte kesin tanısı ancak amniosentez ile konulabilir ancak amniosentez işlemin ise 300 de 1 düşük meydana getirme riski vardır. Ayrıca anneden kan alınarak bebeğin genetik yapısının incelenebileceği bir diğer test ise “Anne kanında hücre dışı serbest fetal DNA veya cffDNA veya NIPT testi” olarak bilinen testtir ve % 99 başarı gücüyle Downsendromu taraması yapabilir.
Gebelik haftasının ileri olması, hastanın obez olması,annenin daha önce geçirdiği batın ameliyatının olması, plasentanın yerleşim yeri, annenin bağırsaklarının gaz ve feçes ile dolu olması, bebeğin anne karnındaki pozisyonunun uygun olmaması, bebeğin kesesinde suyun az olması gibi faktörler ultrasonun görüntü kalitesini düşürebilir ve var olan anomalinin saptanmasını engelleyebilir.
Cumhuriyet Mahallesi Büşra Sok No18-20 Ozan Plaza Kat 2 No 3 Süleymanpaşa/TEKİRDAĞ
0282 262 65 65
info@ozgurbige.com